“Ülkemizin ve sanayimizin gelişimine yön verecek bir gelecek vizyonu…”

Almanların deyimi ile “Sanayi 4.0”, Amerikalıların deyimi ile “Nesnelerin İnterneti”, bizdeki adı “Milli Teknoloji Hamlesi”…

Hangi kavram ve içeriği ele alırsak alalım, endüstriyel dönüşümün yansımaları dijital tekniklerin egemen olduğu bir sanayi evresinde olduğumuza işaret ediyor. Üreteceğimiz ve ihraç edeceğimiz her bir ürün ya da hizmet, deyim yerindeyse ‘akıllı’ olmak zorunda. Sadece nihai ürünlerimiz değil, bu akıllı ürünleri üretecek proses ve iş süreçlerimiz, yatırım araç ve gereçlerimiz de akıllı olmak durumunda. 

Geldiğimiz aşamada dünya bizden sadece akıllı olmamızı istemiyor, varlığımızı devam ettirebilmemiz için sürdürülebilirlik ekseninde mutabakata varmamızı da şart koşuyor. Bu koşula yanıt vermek üzere tasarlanan Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat dokümanı; dijitalleşmede geç kalmaktan oluşan sorunları, artan enerji ihtiyaçları için sürdürülebilir enerji kaynakları sorununu, çevre ve iklim sorunlarını üst üste, iç içe koyarak, bunları toptan çözmek iddiasında olan devasa bir gelecek programı özelliği taşıyor. Avrupa’nın yanı sıra Çin ve ABD gibi dünyanın büyük ve egemen coğrafyalarında, sorunların büyüklüğü karşısında herkes bir mutabakat geliştirmeye çalışıyor.

“Avrupalı şirketler bundan böyle çok daha titiz davranacaktır

Para politikalarındaki sıkılaşmanın etkisiyle küresel ölçekte durgun geçen 2023 yılında küresel arz kapasitesinin altında kalan talebin sonucu olarak siparişlerin düşmesi kârların azalmasına, azalan kârlılık da yeni yatırımlar bakımından bir isteksizliğe dönüşüyor. Üretici fiyatlarının önünün alınamadığı bu dönemde işler azaldığından, firmalar da sırada bekleyen siparişler üzerine yoğunlaşıyor. Düşüşün rakamlara yansımayan bir başka yönü daha var, o da gelişmiş ülkelerde mevcut yatırım bütçelerinin Ar-Ge tarafına kayması, yeni dönemde verimlilik ve kalite artışını merkeze alan yatırımların öne çıkması. Uzun süre devam edecek bu yatırım trendi, ihraç ürünlerinin niteliğini ve teknoloji sınıfını da etkileyecektir. Yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve otomasyona yönelik yatırımlar ise, makine ve teçhizat talebine olumlu etki edecektir.

İhracatçı işletmeler için yeni iş almanın zorlaştığı bu dönemde, AB’de yasama süreci devam eden Kurumsal Sürdürülebilirlik Özen Yükümlülüğü ikinci bir filtreleme daha getirdi.   Ciro olarak yasa kapsamına girdikleri takdirde, yaptırımlar ve denetim mekanizması açısından kurallara uymayan şirketleri büyük cezaların beklediği bu dönemde Avrupalı şirketler değer zinciri ortaklarının gelişip yetkinleşmesini izlemek konusunda çok titiz davranacaktır.

“Sorumlulukları hangi plan ve programlarla göğüsleyebileceğimizi kesinleştirmeliyiz!” 

Liberal politikaların ulus devlet sermaye çekişmesinden daha çok, sosyal ve ekolojik maliyetleri nedeniyle gözden düştüğü, üretimin paylaşımı ve dış ticaretin hegemonik mücadelede önemli silahlara dönüştüğü günümüzden bakarak nasıl bir endüstriyel dönüşüm tasavvur edebiliriz? Bu dönüşümün öncülüğünü yapacak olanlar ne murad ediyorlar ve biz nasıl bir okuma yapmalıyız?

Stratejik bir okuma yapabilmek için, öncelikle sanayi tarihinin önemli bir aşamasında olduğunun farkında olmalıyız. Çünkü insanlık tarihi açısından kritik bir eşikteyiz ve büyük bir sınavla karşı karşıyayız. Buharlı makinenin icadıyla başlayan sanayileşme sürecinde, sadece son 200 yılda geldiğimiz noktada birçok alan sürdürülebilir olmaktan çıktı. Bir tıkanma yaşanırken, çare yeşil ve dijital sanayi formunda görülüyor. Özellikle gelişmiş ülkeler bu yeni forma ulaşmak için büyük bir değişim-dönüşüm geçiriyor.  

Endüstride sürdürülebilirlik için karbon nötr kıta, onarılabilir, yeniden kullanılabilir ürün, atıkların geri kazanımı, döngüsel ekonomi gibi türlü başlıkla bezenmiş yeni bir endüstriyel büyüme modeli sunuyor. Rekabet ve farkındalık, teknoloji ile Yeşil Mutabakat zemininde yürüyor. Sınırda karbon vergileri ve pazarda tüketim vergileri gibi kaynaklarla finanse edilecek bu büyük sınai dönüşüm sadece sektörümüz için değil, ülkemiz için de yeni yükler getirirken, bu sorumlulukları hangi plan ve programlarla göğüsleyebileceğimizi kesinleştirmemiz gerekiyor. Burada da en büyük sektörel görev, her zamanki gibi makine imalatçılarına düşüyor.

“Bizim sektörümüz her ülkede stratejik ve kayıtsız şartsız öncelikli”

Makine imalatçıları olarak biz, dünya genelinde giderek daha kalabalıklaşan bir klasmanda ve giderek daha sıkışan bir alanda mücadele ediyoruz. Bütün ülkeler kendi makinesini üretmenin peşinde ve gelişmekte olanların toplam üretim içindeki payı sürekli artıyor. Rekabet alabildiğine agresif; açık ve örtülü devlet destekleri alabildiğine yoğun. Bu yüzden bizim sektörümüz her ülkede stratejik ve kayıtsız şartsız öncelikli.

Sektörümüzü sanayinin ve dünyanın geleceği açısından ayrıcalıklı kılan pek çok unsur var. Öncelikle, biz kullanıldıkça azalan, tükenen ve biten şeylerin üreticisi değiliz. Aksine biz kullanıldıkça üreten, fazlalaştıran ve zenginleştiren bir "şey" yapıyoruz. Sürdürülebilir yaşamı destekleyen ana unsurlar, makinelerimizin niteliklerine içkin. Biz de iş süreçlerimize yön veren üretim modelini ve sektörel varlığımızı inşa eden değerleri, odağımıza sürdürülebilirliği alarak geliştiriyoruz.

Bize göre; toplumun bu alandaki düşünce araçlarını çeşitlendirecek çalışmalar yürütmek, makineci olmanın doğasındaki bir sorumluluktur. Stratejik düşünce araçlarını tabana yayacak girişimlerimiz; devletlerin, şirketlerin ve bireylerin ortak bir kültürü paylaşmasını mecbur kılan topyekûn bir dönüşüme yapılabileceğimiz en büyük katkılardan biridir. 

“İşletmelerimize yön verecek bir sürdürülebilirlik stratejisi modeli”

Evrenin ve yaşamın birliğini ve devamlılığını ifade eden MundusPlus markası, Makine İhracatçıları Birliği olarak sürdürülebilirlik alanında çeşitli projelerle desteklemeyi amaçladığımız, program ve strateji bütünlüğümüzün bir simgesi. Kuruluşundan itibaren geride bıraktığı 20 yıl içinde küresel entegrasyonunu sağlayan, bilgi üretme kapasitesini evrensel standartlara taşıyan Birliğimizin, sanayicilerimize bir armağanı.

MundusPlus kapsamında çalışmalarımızın yol haritasını oluşturan Türkiye Makine Sektörü Sürdürülebilirlik Eylem Planı Raporumuz, imalatçı firmaların ve bir bütün olarak sanayi toplumunun dönüşümünün ilk adımlarında bize ışık tutması için uzman bir ekip tarafından özenle hazırlandı. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları ekseninde, ekolojik ve sosyal olarak belirlenmiş hedefler gözetilerek yenilikçi bir metodolojiyle tasarlandı. Son haline getirilebilmesi için, deneyimli bir ekiple birlikte, analizler üzerinde yüzlerce saat harcandı. 

 

Toplumsal kalkınma ihtiyacını destekleyen araç setlerinin oluşturulması amacıyla, alt sektörlerimiz veya işletmeler ölçeğinde öz değerlendirme yapılabilmeyi sağlayacak bilgi paketini içeren bir model ortaya koymaya çalıştık. Böylece, sürdürülebilirlik perspektifimizin daha geniş bir vizyonla, tüm ihracatçıları ilgilendirecek şekilde genişletilebilmesi için ilk adımları attık.

 

“Yeter ki, yazmakta çok başarılı olduğumuz stratejiler hayata geçsin”

Kapsamlı bir terminoloji içeren dijital ve yeşil dönüşüm alanındaki kavramların endüstriyel kültürümüzde tam karşılıklarının oluşması için yakın zamanda hayata geçirdiğimiz iki kılavuzun da bilgi üretebilme kapasitemize sağladığı katkıyı memnuniyetle gözlemliyoruz. Bu alandaki tüm bu çalışmaları Eylem Planı Raporumuzla birlikte tek bir çatı altında topladığımız MundusPlus ile ülkemizin ve sanayimizin gelişimine yön verecek bir gelecek vizyonu ortaya koymayı hedefliyoruz. Bunu başarabilmek için de markamızı; temas ettiği tüm paydaşlarına katkı sunma imkânı tanıyan, yeniliklere ve iş birliklerine açık, ortak bir düşünme noktası olarak daha da geliştirmeyi amaçlıyoruz. Konuya ilgi duyanları, ilk adım olarak Eylem Planı Raporumuzun yanı sıra Bilgi Bankası da içeren Mundusplus web sitemizi incelemeye bekliyoruz.

 

Biz, küresel entegrasyonunu sağlamış, bilgi üretme kapasitesini evrensel standartlara taşımış bir Birlik olarak bu tip zorlukların altından kalkmaya hem alışığız hem de gönüllüyüz. Yeter ki, yazmakta çok başarılı olduğumuz stratejileri hayata geçirmekte sorun yaşamayalım. Yeter ki sektörel örgütlerimiz devlet ve girişimciler arasında fonksiyonel bir ara yüz olmanın ötesine geçebilsinler.

Çünkü bizim dünyaya sözümüz var.

 

Kutlu KARAVELİOĞLU

Makine İhracatçıları Birliği Başkanı